Başarıyoruz mu Gerçekten?
YAZAR: SERHAT KORLU
Başarmak o kadar göreceli bir kavram ki. Kişilerin şartları ele alındığında sonuç birisinde başarı iken bir başkasında başarısızlık olarak görülüyor. Başarıya bizim yüklediğimiz anlamlar başarı veya başarısızlık kavramlarını daha da net anlamamızı sağlıyor.
Kendimize hedef koyup ve bu hedefe ulaşmak için uğraşlarımız sonucunda geldiğimiz noktadan memnun olup olmama duygusudur başarı.
Başardıklarımız sonucunda içimizde bir huzur ve yüreğimizde mutluluk varsa bu bir başarıdır. Bizler hedeflerimizi belirlerken gerçekçi ve kendimizi yıpratmadan yaşamayı ve mutlu olmayı unutmadan hedeflerimize doğru ilerlemeliyiz.
Hayat sandığımız kadar zor değil aslında aradıklarımız, bulduklarımız, peşinden koştuklarımız, elimizden kaçırdıklarımız, hüzünlerimiz ve mutluluklarımız bunların hepsi ve daha fazlası hayatlarımızın birer parçası. Bizler olayları nasıl anlamlandırırsak hayatımızı da öyle şekillendirebiliriz.
Hayatta başımıza o kadar ağır travmalar gelebiliyor ki atlatması ve baş etmesi gerçekten çok zor olabiliyor. Ama hayat devam ettikçe umut hep olacaktır. Nice acılar vardır geçmişin derin sularında kaybolmuştur.
Hayatı severek yaşamazsak, sevmediğimiz hayatlarda başardıklarımızın da bir kıymeti kalmayacağı için dışarıdan başı görünenler aslında bizim yüreğimiz de buruk bir hayat hikayesi olarak yer edecektir.
Sevdiğimiz ve istediğimiz hayatı yaşamalıyız ki hayat bize her anında sıkıntı değil huzur ve mutluluk versin.
Nice insanlar var, bakınca hayatlarına dışarıdan o kadar çok şey başarmış gibidirler. Malı mülk almış başını gitmiş o kadar çok çalışmış ki yaşamaya fırsatı olmamış. Çok kazanmakla mutlu olacağını düşünürken, kazandıklarının tadına varamadan, hayatına huzur katamadan yaşlanıp, hayatlarının en güzel yıllarını kaçırmışlar.
Hayat sandığımız kadar zor değil aslında bizler zorlaştırıyoruz bazen de. Hedeflerimizi çok abarta biliyoruz ya da bize uygun olmayan hedeflere yönelip başarısızlık duygusunun içinde hayatı kendimize dar edebiliyoruz.
Önceliğimiz mutluluğumuz olmalı ki biz mutlu değilsek etrafımızdakileri de huzursuz ederiz. Başarı sonucu bize huzur ve mutluk getiren değil miydi? O zaman başardıklarımızla mutlu olmalıyız.
Aksi halde hayatlarımızı başarı sandıklarımız ardında koşarken heba ederiz.
Öncelikle kendimize soralım, bizim için hedef ne, başarı ne? Neye ulaşırsak mutlu oluruz ve kendimizi başarılı hissederiz?
Unutmamalıyız ki sevmediğimiz işler de başarı olmaz. Kısa vadede küçük kazançlar için harcadığımız zamanlar, uzun vadede kazanacağımız büyük başarıların önündeki en büyük engellerdir.
Başarı doğru kararlar alabilmekle olur. Doğru kararlar ise tecrübe ve kendini geliştirmekle olur. Hayatımızdaki en büyük yatırımımız başarmamızın tek anahtarı, kendimize kattığımız değerler diyebilirim. Kendimizi hedeflerimiz doğrultusunda geliştirmek kişisel gelişimimize önem vermeliyiz…
Ne kadar zor hayatlardan geçmiş, ne kadar zor şartlarda hayata tutunduğumuzu sadece bizler bilebiliriz. Kimse bizim acımızı hissedemez ve kimse bize bizim kadar dost, arkadaş ve yardımcı da olamaz.
Düştüğümüzde kalkmayı bilmeli, kalktığımızda düşmemeyi öğrenmeliyiz. Bunun içinde kendi kişisel gelişimimize çok önem vermeliyiz.
Hayatlarımıza kurtarıcılar beklemeden, kendi hayatımızı kendi başarılarımızla kurtara biliriz.
Çok çalışmak her zaman başarı getirmez. Kişiliğimize uygun hedefler koymalı, hayatı kaçırmadan mutluluğumuzu da göz ardı etmeden çalışmalıyız ki kazandıklarımızı başarı gibi hissedebilelim…