Sıra Gecelerimizden

Konuk Yazar: Ayhan VURAL – Bolu İzzet Baysal Abant Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü
Bir Kültürün Kalbinde Atan Ritmimiz Günümüzün hızlı dünyasında, dijital ekranların parlak ışığı altında birbirimizi unuttuğumuz bir dönemdeyiz.
Sohbetin yerini kısacık mesajlar, muhabbetin yerini sosyal medya bildirimleri almış durumda.
Oysa yakın geçmişimize baktığımızda; insanın insana dokunduğu, yüzlerin birbirine dönük olduğu, gönüllerin aynı sofrada buluştuğu bir kültürümüz vardı. İşte sıra geceleri bu kültürün en zarif, en sıcak örneklerinden biridir. Sıra geceleri, özellikle Anadolu’da kök salmış; dostluğun, kardeşliğin ve edebin harmanlandığı bir yaşam okuludur.
Belli aralıklarla toplanan dostlar, yalnızca eğlenmek için değil; paylaşmak, dinlemek, öğrenmek ve öğretmek için buluşurdu. Sözün kıymetinin bilindiği, büyüğün küçük, küçüğün büyük bildiği, nezaketin zirvede olduğu bu geceler; aslında toplumun kendi kendini terbiye ettiği bir mektepti.
O gecelerde çalınan her bağlama teli, aslında kültürümüzün sesiydi. Söylenen her hoyrat, her türkü, geçmişten bugüne uzanan bir duygunun taşıyıcısıydı. Bir yandan çiğ köftenin yoğrulmasıyla başlayan paylaşımlar, diğer yandan içten bir sohbetin sıcaklığıyla perçinlenirdi. İnsanların ekmeğini, hikâyesini, sevincini, kederini aynı masada bölüştüğü, gönül sofralarının kurulduğu gecelerdi bunlar.
Bugün sıra gecelerini daha çok turistik etkinliklerde görüyoruz. Elbette tanıtım adına kıymetlidir; fakat asıl ruhunu, o içtenliği, o samimiyeti yaşatmak asıl meseledir. Çünkü sıra geceleri yalnızca bir eğlence değildir; saygının, edebin, hoşgörünün ve toplumsal dayanışmanın mayalandığı bir kültür aynasıdır. Belki de yeniden hatırlamamız gereken tam da budur: Bizim kültürümüz, yan yana oturup birbirine kulak veren insanların kültürüdür. Ve insan, en çok dinlendiğinde, anlaşıldığında insandır.
Eğer sıra gecelerinin o eski sıcaklığını bugüne taşıyabilirsek; çocuklarımıza yalnızca türküler değil, birlikte olmanın kıymetini de miras bırakmış oluruz. Zira türküler susarsa, sohbet biterse, gönüller ayrılırsa; o zaman sadece bir geleneği değil, bir ruhu da kaybederiz. Bir düşünün… Belki de bugün en çok ihtiyacımız olan şey; bir bağlamanın sesiyle birlikte yeniden “biz” olmayı hatırlayacağımız bir sıra gecesidir.



