OTİZMİN ADI YOK
Köşe Yazarı: Menekşe KOÇAK
Ülkemizde otizm camiası hâlâ şu sorunun cevabında ortak bir görüşe varabilmiş değil:
“Otizm bir hastalık mıdır, yoksa bir farklılık mıdır?”
Bana göre bu tartışmada belirleyici olan iki unsur vardır:
1. Otizmli bireyin seviyesi
2. Devletlerin otizm politikası ve toplumların gelişmişlik düzeyi
Otizm çok geniş bir yelpazedir. Bu yelpazenin bir ucundaki bireyler temel ihtiyaçlarını (beslenme, beden temizliği vb.) dahi karşılayamazken; diğer ucundaki bireyler, uygun destek ve kapsayıcı eğitimle bilim ve sanat alanında büyük katkılar sunabilirler.
Dolayısıyla “otizm sadece hastalıktır” ya da “otizm sadece farklılıktır” gibi genellemeler doğru değildir. Doğru olan, otizmli bireyin durumuna göre değerlendirme yapmaktır.
Hastalık Olarak Otizm
Bağımsız yaşamakta ve sosyal yaşama uyum sağlamakta zorlanan otizmli bireylerin durumu hastalık olarak ele alınmalıdır. Çünkü hastalık, kişinin yaşamını az ya da çok kısıtlar, yaşam kalitesini düşürür ve tıbbi destek ile bakıma ihtiyaç doğurur.
Farklılık Olarak Otizm
Yarı bağımsız yaşayan otizmli bireyler de vardır. Bu bireyler kendi ihtiyaçlarını büyük oranda karşılayabilir, sallanma, el çırpma gibi otistik davranışlar gösterse de doğru yönlendirmelerle topluma uyum sağlayabilirler.
Toplum bu bireyleri kabul ederse, onların otizmleri bir farklılık olarak ele alınabilir. Otizmin getirdiği güçlü hafıza, ayrıntılara odaklanma gibi özellikler, bu bireylerin alanlarında çok başarılı olmalarını sağlayabilir.
Başarı Örneği:
Asperger sendromlu Günsu Ergüven, Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümünden mezun oldu. “Okuyamazsın” denmesine rağmen yılmadı ve şimdi özel çocuklara eğitim veren bir müzik okulunda öğretmenlik yapıyor.
Dünyada Otizm Algısı
1975 yılında her 5000 çocuktan 1’ine otizm tanısı konurken, 2025’te bu oran 31 çocuktan 1’e yükselmiştir. Bu hızlı artış nedeniyle gelişmiş ülkeler otizmi bir farklılık olarak kabul etmeye başlamışlardır.
Otizmi hastalık olarak ele almak, çok sayıda tedavi merkezi ve bakımevi açmayı gerektirir; bu ise çok maliyetlidir. Gelişmiş ülkeler, bu yükü azaltmak için daha kapsayıcı modeller geliştirdiler:
– Grup evleri
– Mahalle içinde sosyal uyum
– Korumalı işler
Türkiye’de Durum
2050’lerde her 2 çocuktan 1’inin otizmli olma riski konuşuluyor. Buna rağmen Türkiye’de durum oldukça farklıdır:
– Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerinde otizm ifadesi yer almıyor.
– 2023 verilerine göre zihinsel engelli sayısı 385.313, ruhsal-duygusal engelli sayısı 170.927.
– Ancak bu rakamların içinde otizmin ne kadar yer aldığı belirsiz.
– Otizmli bireylerde yoğun görülen dil ve konuşma sorunları, 33.696 kişilik dil ve konuşma engeli kategorisine dahil mi, bu da belli değil.
Yani biz ülkemizde otizmli birey sayısını dahi bilmiyoruz.
Sonuç
Otizmin adı yok. Oysa hem artan sayılar hem de uluslararası gelişmeler bize gösteriyor ki;
– Otizmli bireyleri toplumdan ayrıştırmak yerine,
– Onlarla birlikte yaşamayı öğrenmek,
– Ve kapsayıcı hizmetleri yaygınlaştırmak,
hem insani hem de ekonomik açıdan en doğru yol olacaktır.
Kaynakça
– T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı İstatistik Bülteni, Nisan 2023
– Hürriyet.com.tr, 14 Temmuz 2023