Türkiye’de Kadının Yerini Belirleyen Çalışma
Türkiye’de kadının yerini belirlemesi başlıklı, “Eşitliğe Ulaşmak ve Ayrımcılıkla Mücadelede Güvencelerimiz” Projesinin çalışmalarıyla ilgili bilgi paylaşımı yapıldı.
Türkiye’de kadının yerini belirlemesi hedefleyen, “Eşitliğe Ulaşmak ve Ayrımcılıkla Mücadelede Güvencelerimiz” Projesinin çalışmalarının paylaşımı için Kadınlar Derneği Bolu Şubesi, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Bolu Şubesi ve Bolu Bağışçılar Vakfı, Nilüfer BOFSAD Sanat Kafe & Restoranda verilen kahvaltıda basınla bir araya geldi.
Türk Kadınlar Birliği, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, cinsiyete dayalı ayrımcılığın ortadan kaldırılması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması bakımından son derece önemli ulusal ve uluslararası hukuki güvenceler sağlayan sözleşmeler ve mevzuatın yaygınlaştırılması, farkındalığın artırılması ve uygulanmasının sağlanması amacıyla, AB Delegasyonunun desteğiyle, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneğinin de ortak olarak katkı verdiği “Eşitliğe Ulaşmak ve Ayrımcılıkla Mücadelede Güvencelerimiz” Projesini 2020 Ocak ayında başlatılmış..
“Türkiye’de Kadının Yeri, başlıklı bir çalışma 2020 Ocak ayında başlatıldı”
35 ilde yürütülen Projeyle farkındalığın artırılması da amaçlanan programda ilk konuşmayı yapan Bolu Bağışçılar Vakfı Genel Sekreteri Öznur Akkaya; Kadınlar Derneği Bolu Şubesi ve Türk Üniversiteli Kadınlar Birliği’nin Avrupa Birliği desteğiyle “Türkiye’de Kadının Yeri” başlıklı bir çalışmayı 2020 Ocak ayında başlatıldı. Bolu Bağışçılar Vakfı’nın 10 yıldır devam ettireceği Zehra Taşman Kadına ve Eğitime Destek programında bir milyon bütçeli bir programı var. O anlamda Bolu sınırları içerisinde hem kız öğrencilerimize hem de kadınlarımıza yönelik çok değerli çalışmaları eş zamanlı yürütüyoruz.”dedi.
“Eşitliğe Ulaşmak ve Ayrımcılıkla Mücadelede Güvencelerimiz, adlı proje”
Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Bolu Şubesi Başkanı A. Hande Dağdeviren konuşmasında, “Türk Kadınlar Birliği ve Türk Üniversiteli Kadınlar Birliği stratejik ortaklığıyla Avrupa Birliği Delegasyonu’nundan aldığımız fonla gerçekleştirdiğimiz ‘Eşitliğe Ulaşmak ve Ayrımcılıkla Mücadelede Güvencelerimiz’ adlı projenin izleme raporlarının paylaşımı etkinliği olduğunu belirtti. Dağdeviren sözlerinin devamında; “Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği olarak 1949 yılından beri Cumhuriyet’in kazanımlarıyla günümüz misyonu ve vizyonu olarak kadınların eğitimden yoksun bırakılmamaları, her türlü şiddetten uzak kalmaları ve her türlü haklarıyla toplumun gelişmesine katkıda bulunması gereken bireyler olduğuna inanıyor ve bu alanda çalışmalar yapıyoruz. Çalışmalarımızı sizlerle ve sizlerin aracılığıyla kamuyla paylaşmaktan da büyük mutluluk duyuyoruz.”diye ifade etti.
“Hedef kitlemiz kadınlar ve kız çocukları”
Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Genel Merkez Projeler Koordinatörü Prof. Dr. Fatma Sırmatel konuşmasında; “Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği 1949’da Türkiye’nin ilk üniversite mezunu bayanlar tarafından kurulmuş, köklü bir dernektir. Aslında bizim derneğimiz uluslararası bir dernektir. Şu anda Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin 26 şubesi var. Türkiye’de 1400’e yakın üyesi var. 1300’e yakın kız öğrenciye burs veriyoruz, büyük illerde. Derneğimiz siyaset üstü, herhangi bir partiye bağlı olmayan ama hedef kitlemiz kadınlar ve kız çocukları. Kadınların eğitimi, kadınların eğitiminde sosyal, eğitiminin yanı sıra sağlık konusunda ulusal ve uluslararası projelerde yer almak. Bizim Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin birçok konuda projeleri var. Bu hem ulusal hem de uluslararası düzeyde. Gerek şubelerimizde, örneğin Antalya Şubesi köylü kadınlarla ilgili yaptı. Adana Şubesi, İzmir Şubesi yaptı. Ama bu ulusal düzeydeki Türk Kadınlar Birliği’yle yaptığımız Sedav projesinden onur ve gurur duyuyoruz. Türkiye’de birçok yerde Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği, Türk Kadınlar Birliği’yle ortak çalıştı ve çok güzel projelerde. Çünkü amacımız ve hedefimiz aynı. Birçok sivil toplum örgütleriyle de biz bu arada çalıştık.”diye ifade etti.
“Atatürk Bolu’ya geldiği zaman kadınlara seçme ve seçilme hakkına karar verdiği gündür”
Kadınımız nerede? Sorusuna Atatürk’ün Bolu’ya gelişinde aldığı kararla cevaplayan Prof. Dr. Fatma Sırmatel; “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bir şeyi paylaşmak istiyorum. Bu Bolu için gurur ve onur verici bir konu. 17 Temmuz 1934’te Mustafa Kemal Atatürk Bolu’ya geldiği zaman kadınlara seçme ve seçilme hakkına karar verdiği bir gündür. O gece toplantıda, Bolulu kadınların nasıl güçlü olduğunu gösteren ve nasıl karar verdiğini Mustafa Kemal Atatürk’ün düşüncelerini nasıl pekişip, noktalandığı bir nokta. 1880’li yıllarda Bolu’da kadınlar pazarının olduğunu belirtiyor. Demek ki Bolulu kadınlar çok güçlü, çok akıllı. Sivil toplum örgütleriyle projelerimiz var. Biz TÜKD olarak Bolu’da çok fazla projeler yaptık. Bu projelerin arkasından bizim TÜKD projeler sorumlusu olmamıza yol açan birçok etkinliklerimiz oldu. Bu projeyle Sedav Vakfı adı altında 1979’da kurulan uluslararası kadına şiddeti önleme ve buna çözüm yollarını oluşturan, daha sonra 2011 yılında İstanbul Sözleşmesiyle gündeme gelen ve gerçekten daha sonra istenmeyen ama bir takım geri düşünceye sadık kalan düşünceleri ön plana alarak İstanbul Sözleşmesinden çekilme düşüncesini kabul etmek mümkün değil. Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği olarak biz kadının güçlenmesini, toplumda yer almasını ve bu kadının nerelere geldiğini görmek istiyoruz. Ne yazık ki şu anda Türk kadını 20 yıl geriye gitmiş durumda. Evet, eğitimde söz sahibiyiz ama yönetimde söz sahibi değiliz. Hiçbir zaman Cumhuriyet dönemindeki milletvekili sayısına ulaşamadık. Kadınlarımız hep yönetimde geri planda itilmiş durumda.”dedi.
“Kadının gücünü kullanması çok önemli bir konudur”
Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği veya Türk Kadınlar Birliği bu kadar büyük bir projeyi aldık da ülkemizin durumunu inceleyeceğiz diye belirten Prof. Dr. Fatma Sırmatel; “Önemli olan sorunu çözmek için sorunu dokümante etmektir. Neden kadınlarımız bu kadar şiddete maruz kalıyor? Neden biz kadınlarda ölüm olaylarını bu kadar görüyoruz? Bu kadar çok şehirleşmenin sonucu olarak kadınların eğitimi geri plana itiliyor. Neden kadın kapılar arkasına saklanmak istiyor? Neden? Hiç durmadan, eğitim olmadan veya bu eğitim dediğimiz konuda mücadele ediyoruz. Eğitimin yanı sıra öğretim ve kadının kadınlığının farkında olması, kadının gücünü kullanması çok önemli bir konudur. Kadının gücünü kullanması için bütün yönetimleri anlayışlara şuanda farkındalık olması gerektiğine inanıyorum.”ifadelerini kullandı.
“Kadınlara, kız çocuklarına yönelik neler yaptıklarını sorduk”
Türk kadınlar Birliği Genel Merkezden Dr. Zeynep Göknil Şanal konuşmasında; “Bu projeyi 34 ilde yürütüyoruz. 260 küsur örgütle birlikte çalışıyoruz. Çok büyük bir izleme çalışması yapıldı gerçekten. 330 kamu kurumu izlendi. Bunu örgütlerimizle birlikte önce bir bütün bu örgütlere 260 küsur örgüte bir güçlendirme eğitimi verdik en başında projenin. Zaten 2020’de başladı proje, çok talihsiz zamanlama kesinlikle. Koronaya takıldık ve bugüne kadarki bütün çalışmalarımızı mecburen online yapmak zorunda kaldık. Bu güçlendirme çalışması içerisinde toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddetle ilgili hem yerel hem uluslararası mevzuatları anlattık. Savunuculuk becerilerini artırmak için onlara yardımcı olmak istedik. İzleme yapmayı öğrensinler istedik. İzleme mevzuatın, kanunların uygulamasını sağlamak için yapılabilecek en güzel çalışma Şuanda evet, İstanbul Sözleşmesinden çıktı Türkiye ama 6284 yaşıyor. Anayasamız yaşıyor. Sedav’a hala taraf olan bir ülkeyiz ve Sedav’ın 35.tavsiye kararı İstanbul Sözleşmesinden de güçlü bir şiddet sözleşmesidir. Bu projeyle kamuya sorduğumuz sorularla kanunları ne kadar uyguladıklarını anlamaya çalıştık. Belediyelere stratejik planlarını sorduk. Stratejik planlarında kadınlara, kız çocuklarına yönelik neler yaptıklarını sorduk. Bütçe ayırıp ayırmadıklarını sorduk. Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’yle ilerledik ve hem İzzet Baysal Üniversitesi’nde hem de Bolu Milli Eğitim İl Müdürlüğü nezdinde bir izleme gerçekleştirdiler.”diye ifade etti. Haber: Fatma Marmara